Trabzon Ayasofya Müzesi veya Trabzon Ayasofya Camii, Ya da Trabzon Ayasofya Kilisesi. Hangisini söylerseniz söyleyin. Tarih boyunca sürekli isim ve işlev değiştiren kadim bir yapı.
Doğu Karadeniz gezisi yapıyorsanız veya yolunuz Trabzon’a düştüyse mutlaka görmeniz gereken bir mekan.
İçerik
Trabzon Ayasofya Nerede, Trabzon Ayasofya Camii’ne Nasıl Gidilir
Trabzon merkezde Fatih mahallesi sınırları içerisinde bulunan Ayasofya Camii sahile yaklaşık olarak 100 metre uzaklıkta yer alıyor. Sahil yolundan transit geçiş yaparken bile rahatlıkla görebileceğiniz çevresi açık bir konumda.
Sahil yolu üzerinde bulunan Ayasofya Kavşağı’ndan yaklaşık yüz metre içeride. Zaten çevresine göre yüksek bir tepecik üzerine konumlanmış olan yapı “ben buradayım” diye haykırıyor.
Şehir merkezinde ve ulaşımı gayet kolay bir noktada. Minibüs, belediye otobüsü veya taksiyle rahatlıkla ulaşabilirsiniz.
Adres: Fatih Mh. Pk. 61040 – Trabzon / Türkiye
Trabzon Ayasofya Camii Ne Zaman Ziyaret Edilir
Haftanın her günü ziyaret edebilirsiniz. Herhangi bir giriş ücreti yok. Şu anda tadilatta olduğundan içine girme şansınız yok, ancak dışarıdan dilediğiniz gibi gezebilirsiniz. Ayrıntılı bir trabzon gezisi için Doğu Karadeniz Gezi Rehberi yazıma göz atabilirsiniz.
Trabzon Ayasofya Hakkında Genel Bilgiler ve Yapının Tarihi
1204 yılında 4.Haçlı seferinin hedef değiştirerek İstanbul’a yönelmesi ve İstanbul’un Latinler tarafından işgal edilmesiyle, İstanbul’da bulunan soylu aileler çareyi kaçmakta buldu.
Bu ailelerden biri de Komnenoslar’dı. 1081-1185 yılları arasında Doğu Roma İmparatorluğunun yönetimini elinde tutmuş olan Komnenos Hanedanı, 4. Haçlı Seferi sonrası, İstanbul’u terketmiştir.
Bizans Tahtına oturan son Komnenos olan I.Adronikos Komnenos’un (1183-1185) oğlu Manuel’den olan torunları Aleksios ve David kardeşler; teyzeleri olan Gürcü Kraliçesi Tamara’nın da yardımıyla 1204 Eylül ayında Trabzon’a gelerek Trabzon Rum İmparatorluğunu kurdular.
Ayasofya’nın Yapılışı
Trabzon Ayasofya Kilisesi, Kral I.Manuel tarafından 1250-1260 yılları arasında yaptırıldı. Eski dönemlerde Azize Sofya Kilisesi olarak anılan Ayasofya’nın ismi “kutsal bilgelik” anlamına gelen “hagia sophia” terimlerinden türemiştir.
Yapı; Trabzon Rum İmparatorluğunun hem merkezinde olmaması hem de en önemli kilisesi olmaması nedeniyle, Trabzon’un Fatih Sultan Mehmet tarafından Osmanlı Devletine katılmasıyla birlikte camiye çevrilmemiştir. Kılıç hakkı olarak camiye çevrilen kilise merkezde olan kilisedir.
Bir manastır kilisesi olduğu anlaşılan Ayasofya; Trabzon’un 1461’de fethinden sonra bir süre daha Rumlar’ın elinde kalmıştır. Tam tarihi bilinmemekle birlikte 1600 lerden sonra müslüman nüfusun artmasıyla cami olarak vakfedilmiş ve yaklaşık beş yüz yıl cami olarak hizmet vermiştir.
Trabzon Ayasofya yüzyıllar boyunca şehri ziyarete gelen seyyah ve araştırmacıların ilgisini çekmiştir. Evliya Çelebi (1648) Pitton Tournefort (1071), Hamilton (1836),Texier (1864), Trabzon Şakir Şevket (1878), Lynch (1893) yapıya önem veren kişiler arasındadır.
1648’de Trabzon’a gelen Evliya Çelebi’nin yazdığına göre Ayasofya, Körlet Ali Bey adında bir valinin padişahtan izin aldıktan sonra 1583 yılında bir mahfil ve minber ilâvesiyle camiye çevirmiştir. Evliya Çelebi; minaresinin “tarz-ı kadîm” üzere yapıldığını, güzel bir minber ve mihrabı bulunduğunu bildirerek etrafında zeytin bahçeleri olduğunu da sözlerine ekler.
1868 yılında Trabzon’a teftişe gelen Bursalı Rızâ Efendi’nin öncülüğüyle, bakımsız kaldığı görülen camide büyük ölçüde tamirat yapılmış, açıkta olan freskler kapatılmıştır.
Bina 1.Dünya Savaşı yıllarında sırasıyla depo, hastane ve sonra yine cami olarak kullanılmıştır.
1916-1917’de Trabzon’un Ruslar tarafından işgali yıllarında Rus arkeologlar burada bazı araştırmalar yapmışlardır.
Trabzon Ayasofya 1958-1962 yılları arasında Vakıflar Genel Müdürlüğü ve Edinburg Üniversitesi işbirliği ile restore edilerek 1964 yılından sonra müze olarak hizmete açılmıştır. Üzerinden 49 yıl geçmiş, 28.06.2013 tarihinde tekrar camiye çevrilerek ibadete açılmıştır.
Trabzon Ayasofya Hakkında Detaylı Tasvir
Genç Bizans kiliselerinin en güzel örneklerinden biri olan bina, kare-haç planlıdır ve yüksek bir merkezi kubbeye sahiptir. Nartex denilen giriş holüne sahip olan bina, üç neflidir. Neflerden ortadaki beş köşeli, yanlardakiler ise yuvarlak birer apsisle son bulmaktadır. Nartexin üzerinde şapel vardır.Yapının kuzey, batı ve güneyinde üç revaklı giriş bulunmaktadır.
Kubbe ve kasnağı on iki köşelidir. Kubbe monoblog dört mermer sütun, kemerler ve pandiflerle taşınmaktadır. Yapı ana kubbenin etrafında değişik tonozlarla örtülmüş, çatı farklı yükseklikler verilerek kiremitlerle kaplanmıştır.
Üstün bir işçiliğin görüldüğü taş plastiklerde Hristiyan sanatının yanısıra Selçuklu Dönemi İslam Sanatının da etkileri görülmektedir. Kuzey ve batıdaki revak cephelerinde görülen geometrik geçmeli bezemeleri içeren madalyonlarla, batı cephesinde görülen mukarnaslı nişler Selçuklu taş işlemelerindeki özellikleri taşımaktadır.
Binanın en görkemli cephesi güneyidir. Burada Adem’le Havva’nın yaratılışı kabartma olarak bir friz halinde anlatılmıştır.
1.Sahnede Adem’le Havva’nın yaratılışı anlatılmıştır.
2.Sahnede Adem’le Havva’nın Cennetteki yaşayışları anlatılmıştır. Cennet bitkileri arasında Hz. Havva yatar şekilde tasvir edilmiştir.
3.Sahnede ise bir ağacın etrafına sarılmış halde bir yılan figürü bulunur.Buradaki yılan şeytanı sembolize eder. Şeytanın Adem’le Havva’yı yasak meyveyle kandırması tasvir edilmiştir.
4.Sahnede Cennetten kovuluş tasvir edilmiştir.
5.Sahnede ilk cinayetin tasviri (Kabil’in Habil’i öldürmesi) yer almaktadır.
Aynı cephenin kilit taşı üzerinde Komnenosların sembolü olan tek başlı kartal motifi bulunmaktadır. Yine bu cephede sütunların üzerinde iki tane mitolojik yaratık resmedilmiştir. Soldaki Centaurus’tur. At ve insan karışımı olan yaratık.Sağdaki ise Grifon. Kanatlı aslan. Kuş ve aslan karışımı yaratık.
Güvercinler, merkezlerinde yıldız ve hilal bulunan kare panolar, içleri bitkisel motifli madalyonlar da yine bu cephede yer alan diğer kabartmalardır.
Yine aynı cephede girişe doğru solda yapı camiye çevrildikten sonra eklenmiş olan Cin Suresi’nden bir ayet yazılıdır.”Mescidler şüphesiz Allah’ındır. O halde Allah ile birlikte kimseye yalvarmayın (ve kulluk etmeyin).”
İç Mekan Tasvirleri
Yapının ana kubbesinin altına rastlayan kısmında opus-sectula tarzında çok renkli mermerden yapılmış bir yer mozaiği bulunur.
Trabzon Ayasofya’nın süslemelerinin önemli bölümünü meydana getiren fresklerde İncil’den alınmış konular canlandırılmıştır.
Kubbede ana tasvir, Hz. İsa’nın tanrısal yönünü aksettiren Pantacrator İsa’dır. Bunun altında bir kitabe kuşağı, daha altta ise melekler frizi bulunur. Ana kubbenin pencere aralarında İsa’nın on iki havarisi tasvir edilmiştir. Pandantiflerde değişik kompozisyonlar yer almaktadır. İsa’nın doğumu, vaftizi, çarmıha gerilişi, kıyamet günü gibi sahneler betimlenmiştir.
Ayasofya Camii’nin doğu yönündeki apsisi dış cephesinde yer alan ve 1450-1850 yılları arasında tarihlenen değişik form ve büyüklükteki kayık ve yelkenli kazımaların kimler tarafından ve ne amaçla yapılmış oldukları bilinmemektedir.
Farklı kişilerin elinden çıktığı açıkça anlaşılan kazımaların, zaten denizci bir millet olan yöre halkının inanışları gereği, avlanırken ve yolculuk esnasında tanrının kendilerini koruması ve bol kazanç vermesi amacıyla çizilmiş olabilecekleri düşünülmektedir.
Trabzon Ayasofya Camii’nin yanıbaşında yükselen kule, 1427 yılında yapılmıştır. Yapıldığında çan kulesi, daha sonra deniz feneri olarak kullanılmış, şimdi de minare olarak kullanılmaktadır. Şapel olarak kullanılan kulenin birinci katındaki duvarların üzerindeki tasvirler günümüze kadar ulaşmıştır.
Trabzon Ayasofya ile birlikte detaylı bir gezi için Doğu Karadeniz Gezi Rehberi yazıma göz atabilirsiniz.