Site icon yucebabauyandi

Hemşin, Bulutların Ülkesi-Tulum ve Horon Diyarı

Hemşin Bulutların Ülkesi

Hemşin. Rize‘nin en küçük ve şirin ilçesi. Namı diğer bulutların ülkesi. Bakmayın küçük olduğuna. Aslında kendi başına bir yaşam biçimidir Hemşin. Kendine özgü bir kültürü barındırır. Koca bir dünyadır Hemşin.

Gürül gürül akan dereleri, yıllara meydan okuyan ahşap konakları, kemer köprüleri ve nev’i şahsına münhasır insanıyla; kestane balı, karakovan balı, ıhlamur balıyla; muhlaması, çahalası, yayla yağıyla; Puşisi, bel kuşağı ve hemşin çorabı’yla bambaşka bir yaşam biçimidir Hemşin.

Rize’nin 56 km güneydoğusunda sahilden 18 km içeride bulunan Hemşin; 176 kilometrekare yüz ölçüme sahiptir. 8 köy ve 5 Mahalleden oluşur. Kuzeyinde Pazar, batısında Çayeli,Doğusunda Çamlıhemşin’e komşudur. Güneyinde ise önce muhteşem yaylalar, ardından kaçkar dağlarına komşudur.

Hemşin

TUİK‘in açıkladığı son kayıtlara ve adrese dayalı nüfus kayıt sistemine göre; İlçenin toplam nüfusu 2.212’ dir. Bunun 1.386’sı ilçe merkezinde 826’sı köylerde ikamet etmektedir.

Hemşin’de yerleşim 620 Yıllarından öncesine dayanır. Bakmayın bugün nüfusunun 2212 (tabelada 1500) olmasına. Vaktiyle kalabalık bir ilçeymiş. Hatta bölgede merkezi bir konumdaymış. Zaman içinde gurbete giden gençler büyük şehirlerde yeni hayatlar kurunca geri dönmemişler. Hatta gerine kalan eşe dosta da göç yolunda önayak olmuşlar.

Bugün ilçede yaşayan 1500 nüfus çay tarımı, arıcılık ve turizmle geçimini sağlamaktadır.

Turizm demişken; Hemşin bu konuda muhteşem bir potansiyele sahip. Her ne kadar yaylaları Çamlıhemşin’e bağlıysa da, turistler yaylalara Çamlıhemşin’den gidiyor olsa da yakın gelecekte Hemşin de turizm pastasından hakettiği payı fazlasıyla alacaktır.

Özellikle Gito Yaylası, Badara Yaylası ve Ambarlı Yaylası Hemşin’e yakın ve muhteşem yaylalardır. Bu yaylalara ulaşım yakın zamanda Hemşin’den sağlanacak, bu sirkülasyon ilçeye hayat verecektir.

Hemşin’de Doğa

Hemşin’de doğa

Karadeniz Bölgesinin Doğu Kadareniz bölümü bitki çeşitliliği ve orman örtüsü bakımından ülkemizin en zengin bölgesidir.

Hemşin bu bölgenin kalbinde yer alır. Dolayısıyla hemşin dağları dev gürgenleriyle, her türden çam ağaçlarıyla, kestane ve ıhlamur ağaçlarıyla ve endemik bitki türleriyle baş döndürücü bir doğal güzelliğe sahiptir.

1800 Metre yükseltilere kadar sık orman örtüsüyle kaplı olan hemşin dağları, 1800 metreden sonra yerini muhteşem yaylalara bırakır. Sırasıyla Badara, Gito ve Ambarlıdan sonra kaçkar dağlarının zirvelerine ulaşırsınız. Zirvelerde bulunan buzul gölleri de bambaşka bir hikayedir.

Bu zengin bitki çeşitliliği içinde özellikle dağ gülü (komar) ıhlamur ve kestane ayrıca önem arz eder Hemşinli için. Dillere destan Hemşin balı özellikle bu bitkilerin çiçeğinden elde edilir.

Hemşin’de Bitki Örtüsü

Kantarlı-Hemşin

Hemşin havzasında nemli ormanların hakim bitkisi doğu kayını , yüksek kesimlerde ise doğu ladini yaygındır. Bu hakim türler dışında diğer türler; adi kızılağaç , sakallı kızılağaç , adi gürgen , sapsız meşe , Istranca meşesi, dişbudak, barut ağacı , küçük meyveli Trabzon hurması, Türk fındığı, Anadolu kestanesi gibi ağaçlarla, daha çok çalı formatındaki adi fındık, kara mürver, iğde, kırmızı çiçekli kızılcık, sarı çiçekli kızılcık, papaz külahı, keçi söğüdü, Anadolu şimşiri, kara ağaç, yabani erik ve daha çok kayın ormanlarının tipik orman altı bitkileri olan taflan, ayı üzümü, mor çiçekli orman gülü, sarı çiçekli orman gülü ve çoban püskülü’dür

Hemşin’de Tarihi ve Turistik Yerler

Hemşin’in doğal güzelliklerinin yanında kadim bir yerleşim yeri olması nedeniyle tarihi mekanları da önemlidir. Ne var ki ılıman iklimin etkisiyle kimyasal çözünme ve yoğun bitki örtüsü sebebiyle tarihi kalıntıların çoğu izini kaybettirmiştir.

Ancak zamana meydan okuyan kemer köprüler ve tarihi Bilen Köyü Camii gibi yapılar ihtişamını korumaya devam etmektedir.

Bilen köyü Camii (Tepan)

Bilen köyü camii resmi olarak 1800 yılından beri hizmet vermektedir. Resmi olmayan kayıtlara göre 500 yıllık bir geçmişe sahip olduğu idda edilmektedir.

Her iki görüş te bu harika yapının uzun yıllardan beri bütün azametiyle burada hizmet verdiği anlamına gelir.

Bilen Köyü Camii

Çantı tekniği ile inşa edilmiş Caminin alt katı medrese olarak kullanıl-mıştır. Bu kısım arazinin meyilli olması nedeniyle kesme taş malzemeden yapılmıştır. Caminin üst kısmı ise tamamen ahşap olup ahşap geçme tekniği de denilen çantı tekniği ile yapılmıştır.

Cami ahşap ve taş malzemenin bir arada kullanıldığı ve harim mekânının tamamen ahşaptan yapıldığı ahşap (çantı) camiler grubuna girmektedir. Caminin ahşapları kurtboğazı denilen ve Karadeniz Bölgesi ahşap camilerinde kullanılan teknik ile birbirine geçirilmiştir.

Tamamen ahşaptan yapılmış bu camiyi daha da göz alıcı hale getirmek için cami görevlisi yapıyı rengârenk boyamıştır. Bir renk cümbüşüne dönen cami izleyenler için farklı bir duygu yaratsa da maalesef yapının süsleme özelliklerine zarar veren bir uygulamadır.

Bilen Köyü Camii İç Görünümü

Cami, 2013-2014 yıllarında DOKA (Doğu Karadeniz Kalkınma Ajansı) tarafından “Ecdat Hatırası Tarihi Bilen Köyü Camii Restorasyonu Projesi” kapsamında restore edilmiştir.

Hacı Balta Camii

Pazar-Hemşin yolu yaklaşık 16. km de bulunan cami kitabesine göre hicri 1206 yılında yapılmıştır. Cami dikdörtgen şeklinde planlanmış olup duvarları kesme taştan örülmüştür.

Hacı Balta Camii

Cami içerisi ahşapla dekore edilmiştir. Mahfil ahşap sütunlar üzerine oturtulmuş olup ahşap yüzeyler; yöredeki diğer ahşap camilerde olduğu gibi bitkisel ve geometrik motiflerle süslenmiştir.

Hacı Balta Camii İç Bölüm

Hemşin Tabiat Parkı

Akyamaç Şelalesi’nin içinde bulunduğu 50 hektarlık alan 2014 yılında tabiat parkı olarak tescil edilmiştir. Şelaleye ulaşan bir yol bulunmadığından yıllarca saklı kalan şelale, yapılan çevre düzenlemesi, patika yol ve seyir terasıyla doğaseverlerin hizmetine sunulmuş.

Akyamaç Şelalesi

Hemşin Tabiat Parkı zengin bitki florasıyla ayrı bir öneme sahip. Ziyaret edenlere uzun patika yolu ve huzur veren şelalesiyle, güzel bir gün yaşatmayı vadediyor.

Kemer Köprüler

Hemşin’de nazlı nazlı akan derenin boynunda birer gerdanlık gibi duran tarihi kemer köprüler, sık karşılaşacağınız güzelliklerdir. Osmanlı Dönemi eserleri olan bu taş köprüler, uzun yıllar Hemşin Deresi’nin iki yakasını bir araya getirmişlerdir.

Kemer Köprü

Pazar’dan Hemşin’e çıkarken ilk olarak yakın zamanda restore edilen Dört Gözlü Köprüyle karşılaşırsınız. Ardından Apso mevkiinde bulunan kemer köprü selamlar sizi. Bir sonraki, mevkiye de adını veren Taşköprüdür. Ardından ilçenin Çıkışında Ortaköy Köprüsü veya Çanava Köprüsü diye adlandırılan köprüyü görürsünüz. Ve son olarak Kantarlı’da bulunan Tarihi Kemer Köprü Hemşin Deresi’nin boynundaki gerdanlık setini tamamlar.

Hemşin’de Tulum ve Horon

Hemşin denince akla gelen ilk şeyler tulum ve horondur. Gerçekten tulumun Hemşin ve Hemşinli için anlamı derindir. Tulum hemşinde bir yaşam biçimidir.

Tulum ve Horon

Sadece düğünlerde kurulan horon halkasında değil, yörede hayatın her anında tulumu görebilirsiniz. Küçük çocuklar deyim yerindeyse ellerinde navla büyür.

Hemşinde tulum çalınıyorsa saatlerce durmadan horon halkası dönmeye devam eder. Puşili kızlar ve atma türki söyleyen gençler horona can verir.

Hemşin’de horon halkası

Atma türkü horon ve tulumla anılan bir diğer Hemşin geleneğidir. Karşılıklı atışma şeklinde doğaçlama sözlerden oluşan türküdür. Horonda kızlarla erkekler de karşılıklı atma türkü söyler.

Hemşin’de Kültür, Sanat, Sosyal Hayat

Yazının başında söylediğim gibi Hemşin kendine has kültürü olan özel bir yöredir. Tulum ve horonun başkentidir. Hal böyle olunca tabi ki yörenin yetiştirdiği değerli sanatçılar da mevcuttur.

Hemşin Kültür Sanat ve Tulum Festivali

Önceleri Marsis Grubu üyesiyken şu anda bireysel olarak müzik yapan değerli sanatçı Mustafa Gökay FERAH gibi, Engin ORTA, Selim TARIM, Menekşe ÇELİK gibi sanatçılar yörenin yetiştirdiği Karadeniz Müziği temsilcileridir.

Karadeniz Bölgesinde hemen her ilçenin olduğu gibi Hemşin’in de elbette bir festivali vardır. Hemşin Kültür Sanat ve Tulum Festivali 17-18 Ağustos tarihlerinde yapılmaktadır.

Bu festivali diğerlerinden farklı kılan festival bünyesinde aynı zamanda su sporları şenliğinin de yapılmasıdır.

Hemşin Göletinde yapılan su sporları şenliğinde Maha yüzme yarışı (akıntıya karşı yüzme), yelken ve kano yarışları yapılmaktadır.

Hemşin Su Sporları

Hemşin Yöresel Kıyafetleri

Kendine özgü kültürü olan her yörenin olduğu gibi Hemşin’in de tabiki çok özel yöresel kıyafetleri mevcuttur. Önceleri günlük yaşamda kullanılan bu kıyafetler günümüzde tamamen sembolik olarak özel günlerde, tanıtım amacıyla kullanılmaktadır. Ancak her yörede olduğu gibi bu kıyafetlerin tamamı olmasa da bazı parçaları yörenin yaşlı sakinleri tarafından günlük hayatta kullanılmaktadır.

Hemşin Yöresel Kıyafetleri
Yöresel Hemşin Kıyafetleri

Hemşin’de diğer bölgelere nazaran yöresel kıyafetlerin günlük yaşamda kullanılması daha yaygındır. Özellikle Hemşin Puşisi ve Hemşin çorabı yöre halkı tarafından yaygın olarak kullanılmaya devam edilmektedir.

Hemşin Puşisi

Yöre kadınının geleneksel kıyafeti ve simgesi olan puşi, Hemşin’in tarihi kadar eskidir. Puşi, yemeninin üzerine ince şerit şeklinde sarılan uzun bir eşarptır. Alnın orta yerinde düğüm yapılarak şişirilir. Uzun kalan kısımları arkadan sarkıtılır. Karışık desenli olduğu gibi turuncu, mor, kırmızı gibi parlak renklerde olanlar da vardır.

Hemşin Puşisi

Hemşin kadınının geleneksel kıyafeti olan puşi; canlı, renkli, ipek örtü altında kenarları oyalı, özel bir bağlanma şekliyle kullanılır. Hemşin tarihi kadar eski olan bu geleneksel kıyafetin, ne zamandan beri kullanıldığı konusunda sağlıklı bir bilgi yoktur. Ancak Hemşinlilerin Karadeniz Bölgesine gelişleri daha çok efsanelere ve seyyahların anlattıklarına dayandırılmaktadır. Hemşinlilerin Orta Asya’dan gelen Türkmen halkı olduğu ve Doğu Anadolu’ya (Kars-Erzurum) yerleştikleri ve oradan da Hemşinlilerin anlattıklarına göre Hemşin bölgesine geldikleri söylenmektedir.

Yörük ve Türkmenlerin bilinen tarihinden beri kullanılan bu kıyafet, Uzak Doğu Asya’dan Avrupa’ya kadar birçok bölgede farklı olarak kullanılmıştır. Neticede Hemşinliler bu bölgeye isimleri ile birlikte geldiğinden beri geleneklerini de bırakmamışlardır.

Hemşin Puşisinin Üretimi

Yöre Halkının yaşlı insanlarından ve bilirkişilerinden alınan bilgilere göre Meşrutiyet döneminden Cumhuriyet döneminin 1920-1930 yıllarına kadar Hemşinliler, tarlalarında ektikleri kendir bitkisinden elde ettikleri iplikten her evde bulunan keten örme atölyelerinde başlarına taktıkları puşileri dokumaktaydılar. 1940 yıllarından itibaren dokuma sanayinin gelişmesi ile Hemşin Puşileri Bursa’da üretilerek örülen ipek malzemesinden temin edilmeye başlandı ve 1960 yılına kadar devam etti. Günümüzde ise ipek kumaşından elde edilen puşiler İran’dan gelmektedir.

Günümüzde kısmen kullanılan Hemşin Çorabı ile kullanılmayan bel kuşağı önemini kaybetmesine rağmen, Hemşin Puşisi hala geleneksel yapısını korumaktadır. Bu giyim tarzı tüm orijinalliğini koruyarak devam ettirilmektedir. Bu baş donanımı, Hemşinlilerin milli kıyafeti denilecek derecede özel bir tarzdır ve önemlidir. Batı Hemşin kültürü diyebileceğimiz endemik nitelikleri fazla olan kültürün bugüne kadar korunarak değişime uğramayarak gelmesinde Batı Hemşin coğrafyasının haşinliği ve ulaşılamazlığı etkili olmuştur.

Hemşin Çorabı

Hemşin ve Çamlıhemşin yöresine özgü bir el sanatıdır Hemşin Çorabı. Geçmişten günümüze usta çırak ilişkisiyle ve nesiller boyu süregelmiş bir öyküdür. Hemşinli kadınlar ve genç kızlar hayallerini, umutlarını belki de keder ve ızdıraplarını ilmek ilmek nakşetmişlerdir çoraba. Bir duygu silsilesini de geçmişten günümüze taşıyan bir köprüdür Hemşin Çorabı.

Hemşin Çorabı

Hemşin Çorabı’nın ana malzemesi Anadolu’nun değişik yörelerinde olduğu gibi koyun yünüdür. Önceleri koyun yününden elde edilen yün ipi; doğal malzemelerden elde edilen boyalarla boyanarak, rengarenk çoraplar örülürmüş. Günümüzde de yine yünden örülen Hemşin Çorapları olduğu gibi orlondan da örülmektedir.

Hemşin’de Arıcılık

Hemşin Balı

Hemşin’de arıcılık hemen hemen her köy ve mahallede yapılmaktadır. Özellikle kestane ve Orman gülü kumar çiçeğinden elde edilen bal kendine has özelliğiyle Hemsin balını tat ve kalite bakımından farklı kılmaktadır. Ayrıca, Çamlıhemşin sınırları içinde olup Hemşinlilerin yaylaları olan; Kale, Başyayla, Palovit Hapivanak, Trovit, Elevit, Hazindağ yaylaları zengin çiçek florasına sahiptirler. Buralardan elde edilen bal çok kaliteli olup yüksek fiyatlardan pazar bulabilmektedir.

Karakovan Balı
Kestane Balı

Arıcılık fenni ve karakovanlarla yapılmaktadır. Fakat, karakonvanların sayısı azalırken fenni kovan sayısı artmaktadır. 1992 yılında 1000 dolayında olan kovan sayısı bugün 2000`in üzerindedir. Hemşin Balı, İtalya’da yapılan bir yarışmada en kaliteli bal seçilmiştir. Karadeniz Teknik Üniversitesi bünyesinde yapılan bir araştırma ise Hemşin Kestane Balının Anzer Balı’ndan daha değerli olduğunu ortaya koymuştur. Tarihi kaynaklara bakıldığında da Osmanlı Sarayının bal ihtiyacının Hemşin’den karşılandığı görülmektedir. Hemşin Balı afrodizyak etkisi içermesinin yanında, bu baldan yapılan bal sirkesi da ateşli hastalıklara ve bağırsak kurtlarına karşı çok etkili bir ilaç niteliği taşımaktadır.

Hemşin arıcılık bakımından önemli bir potansiyele sahip olup, şu anda pazar problemi bulunmamaktadır. (www.hemsin.bel.tr)

Hemşin’de Tarım

Hilal Köyü -Hemşin

Organik Tarım Havzası olarak ilan edilen ve hiçbir şekilde suni gübrelemeye izin verilmeyen Hemşin’de sebze ve meyve ziraatı aile işletmesi şeklindedir. Mısır, kara lahana, salatalık, fasulye ve kabak yaygın olarak yetiştirilen ürünler arasındadır. Bakım ve budaması iyi yapıldığı takdirde bir çok meyve yetişmektedir, Özellikle bu yöreye has bir meyve olan demirelması ve karayemiş meyveler içerisinde önemli bir yere sahiptir. 

Bölgede yaygın olarak yapılan çay tarımı önemli bir geçim kaynağıdır. Halkın büyük çoğunluğu (hemen hemen tümü) az yada çok çay tarımıyla uğraşmaktadır. Arazinin engebeli ve yükseltisinin fazla oluşu sahile göre verimin düşük olmasına neden olmaktadır. (600 kg/da). Ayrıca son yıllarda göç nedeniyle hayvancılığın gerilemesi gübre yönünden donüme verimi olumsuz etkilemektedir.

Trabzon Hurması-Hemşin

Hemşin’de üretilen yüzde yüz organik çaylar, “Çaykur Hemşin Organik Çay Fabrikasında” işlenmekte ve buradan Türkiye ve Dünya pazarına sunulmaktadır.

Hemşin’de Hayvancılık

Hemşin’in doğal yapısı oldukça engebeli olduğundan tabii bitki örtüsü orman ve orman altı bitkilerinin yanında kültür ziraati olan çay tarımı yapılmaktadır. Çayın daha çok gelir getirmesi ile mısır tarlaları ve çimenlikler çaylık alanlara dönüştürülmüş, bu da hayvancılığı olumsuz yönde etkilemiştir. Yemin çevre illerden getirilerek karşılanması maliyeti artırmakta hayvan yetiştiriciliğini rantabıl olmaktan çıkarmaktadır.

Hayvancılık

Büyükbaş hayvan yetiştiriciliği genillikle aile işletmesi şeklinde yapılmaktadır.  1950 yılında hane başına 10-15 kadar olan ahır sağımlığı bugün 1-2 sayısına kadar inmiştir. Bu durum yaylacılığı da olumsuz yönde etkilemiştir.
 

Kültür ırkı sığır sayısını artırmak amacıyla Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ilçe Müdürlüğünce Çamlıtepe Köyünde Tabii tohumlama boğa durağı tesisi edilmiş olup, Jersey ırkı boğayla tohumlama devam etmektedir.

Küçükbaş hayvancılık ve kümes hayvancılığı hemen hemen yok denecek etkinliktedir.(www.hemsin.bel.tr)

Hemşin Yaylaları

Hemşin’e yakın yaylalar Gito ve Badara Yaylaları olmakla birlikte, Çamlıhemşin sınırları içinde bulunan Kale, Başyayla, Palovit Hapivanak, Trovit, Elevit, Hazindağ yaylaları da Hemşinlilerin yaylalarıdır. Ancak Hemşin Yaylalarını birkaç paragrafa sığdırmak mümkün değildir. Hemşin Yaylalarıyla ilgili ayrıntılı bilgi için Rize’de Gezilecek Yerler yazıma göz atabilirsiniz.

Rize Yaylaları

Atma Türkü

Hemşin’in anonim halk edebiyatında “atma türkü” diye tabir edilen maniler önemli bir yere sahiptir. Atma türkü denmesinin sebebi yörede manilerin çoğunlukla karşılıklı söylenmesidir.

Atma türkü konusunu direk yöre insanından, onun acılarından, mutluluğundan, özleminden, sevgisinden alır. Ayrıca yaylalar ve yörenin tabii konumu da atma türkülere ilham veren unsurlardır.

Atma türkü de aşık geleneğinde olduğu gibi usta çırak ilişkisiyle gelişir. Hemşin’de çocuklar büyüklerinden duydukları atma türküleri taklit ederek zamanla kendilerinden bişeyler katarlar.

Atma türkü önceleri özellikle yayla yolculuğunda, çayır biçerken, mecilikte(imece) hayvan otlatırken vs söylenirmiş. Şimdilerde daha çok düğünlerde horon oynarken söylenir.

Kültürel Değerdir Atma Türkü

Atma türkü geleneğiyle alakalı bazı çalışmalar da mevcuttur. Örneğin Edebiyat Öğretmeni Muhammet COŞKUN’un Atma Türkü konulu tez çalışmasından bir kesit şöyledir.

“Eskiden düğünler salonlarda değil evlerde yapılırdı ve ocak başlarında daha çok atma türküler kadınlar tarafından söylenirdi. Erkeklerde hayat(ğayat) denilen salonda horon oynarlardı. Kadınlar arasında iyi atma türkü atan köy tarafından bilinirdi ve herkes onun ağzına bakardı ki bi atma türkü atsın. Bu durumu anlayan kadın başlar atma türkü atmaya, kimi zaman karşılık veren olur kimi zaman karşılık veren olmazmış.

 Birbirlerini seven insanlar buldukları her fırsatta birbirlerine söylemek istediklerini maniler sayesinde söylerlerdi. Hemşin küçük bir ilçe olduğundan sevdalıların buluşmaları pek kolay olmazdı. Çünkü bir duyan olur laf olur gibi şeyler yöre insanının kültürüne terstir. Bundan dolayı sevdalılar birbirlerine söylemek istediklerini maniler sayesinde söylerler. Maniler çift taraflı olduğu gibi tek taraflıda olabilir. Bazen aşklar tek taraflı olur ve hiçbir zaman söylenen manilerin karşılığı gelmeyebilir ya da söylenen manilere direk olumsuz cevap olarak da dönebilir. Kimi insanlar sevdiklerini maniler yoluyla ısrar etmeye kalksalar da olumsuz şekilde cevaplarını almışlardır.

Örneğin;
Kız;

Çikelum yaylalara
Bakalum ki karmidu
Seni alurum ama
Araban varmidu

Oğlan;

Dunyanun kaderi bu
Güçli guçsuzi ezer
Ben araba alamam
Para bende ne gezer

Kız;

Bütün hayallerumi
Nasil da bole yiktun
O ki paran yoğidi
Nehe karşume çiktun

Oğlan;

Nehe oyle soyledun
Ettun beni çok beter
Param pulum yok ama
Kiz guzelluğum yeter

Kız;

Kocakari kiz olmaz
Bilezuk takmağilen
Uşak karnum doyar mi?
Yuzune bakmağilen “

Atma Türkü Geleneği İle ilgili ayrıntılı bilgi için “Karadeniz Atma Türküleri” yazıma göz atabilirsiniz.

Hemşin’de Yayla Göçü

Hemşin’de yayla göçü

Hemşin’in ve Hemşinliler’in yaşamında yayla ve yayla göçlerinin ayrı bir yeri vardır. Yaylacılık ekonomik yaşamda çok önemli bir yer tutar. Ayrıca yayla göçleri kaynaşmanın, dayanışmanın en güzel örnekleridir. Baharla baraber yayla hazırlıkları başlar. Herkeste, özellikle yaşamı yaylalarda geçen insanlarda büyük bir sevinç ve heyecan vardır. Yayla Hemşinli’nin yaşamında sadece ekonomik bir değer taşımaz; sosyal ve kültürel değerlerde taşır. Son yıllarda kentlere göç yaylacılığın önemini azaltmış, günümüzde ekonomik nedenlerden çok alışkanlık ve dinlenme amacıyla yapılan bir etkinlik konumuna gelmiştir.
 

Yaylacılığın en güzel özelliklerinden birisi yaylaya gidiş ve dönüş göçleridir. Bu göçler arasında sırf eğlenmek ve bu sırada da ot biçmek için gruplar halinde yayaya gidilir ki yörede buna “VARTOVOR” veya ot biçimi denir. Göçlere hazırlık başlı başına bir uğraştır. Göçlerden bir gün önce yolda yenilecek azıklar hazırlanır. Özellikle kede (kete), kaymaklı pelit ve susuz helva gibi yöreye has özellikleri olan ve enerji veren yiyecekler hazırlanır. En güzel elbiseler sandıklardan çıkarılır. Hayvanlar süslenir ve en iyi otlarla doyumları sağlanır. O gece pek uyku uyunmaz. Uyumamanın nedeni hazırlıkların tamamlanması, yaylaya gitme sevinci ve erkenden Üsküt Dağı’na güneş vurmadan dağı aşmak içindir.

Göçe Neşe Katmak

Zaman zaman yaylaya gitme sırasında yollarda çeşitli güçlükler, acı tatlı anılar yaşanır. Genç kızlar ve genç delikanlılar karşılıklı atışma şeklinde türküler söylerler. Bu türküler genellikle gurbet, yayla, doğa, ayrılık, sevda temalarını işlediği gibi bazen yeren, hicv eden şekillerde de görülür. Yıllar önce yayladan dönen iki delikanlının Üsküt Dağı’ndan geçerken yol kenarında alaf eden (yaprağını dökmeyen maki türü çalıların yapraklarına hayvanların yemesi için toplanıp demet yapılması) kızlarla taşlama seklinde türküye tutuşmaları şöyle aktarılmıştır. 


Erkekler:

Bacı yükün oldu mu?

Dağları aldı erak


Kızlar:

Daha iki bağım var

Aldı beni bir merak


Erkekler:

Kız ateşin var ise

Gel de sigaramı yak,


Kızlar:

Uşak beni dinlersen

Gel bu tütünü bırak,


Erkekler:

Tütünü bırakamam

Bende de vardır merak.


Kızlar:

İnelim bizim köye

Yeriz dalbastı kiraz,


Erkekler:

Bırakın ki gideyim

Yolum ıraktır biraz.


Buna benzer sözlerle uzayıp giden bu mısralar belki de Üsküt Dağı’nda hâlâ daha rüzgârla beraber söylenmektedir.

Yollarda, özellikle yorulan yayla çocuklarına moral vermek amacıyla aşılması güç yerlerde ağacın köküne taş atma, horoz gibi ötme şeklinde yöntemlere başvurulur. (Üsküt Dağı’nda ünlü dağın gürgeni, Vank yokuşu zirvesi bunun güzel örnekleridir.)
 

Üsküt Dağı’ndan yaylaya gidip dağın gürgeninin köküne taş atmamış Hemşinli yok gibidir.(www.hemsin.bel.tr)

Hemşin’in Tarihi

Hemşin’in tarihi konusunda mevcut bütün kaynaklar derlenerek kronolojik bir şekilde düzenlenip, Hemşin Kaymakamlığı resmi sitesinde aşağıdaki şekilde sunulmuştur.

Mitolojik dönemlerde Hemşin coğrafyasının ismi Dambur olup merkezi şimdiki Hala Köyü civarıdır. Fetih öncesi Hemşin tarihi hakkında doğrudan belge olarak adlandırılabilecek bir doküman yoktur. Bu hususta verilen bilgiler bazı seyyah ve papazların notlarına dayandırılmakta ve bilgiler çoğu zaman da birbiriyle çelişmektedir.

M.S. 620 yılında Hamam Bey’in önderliğinde Hemşinlilerin ataları olarak gösterilen Amad-Uni (Hamedanlı)’lerin göçü gerçekleşmiştir. Hamam Beg ve kabilesinin bu göç olayını anlatan temel kaynaklar; Mamikonyan, Asoghik ve Ghewond’un eserleridir. Bu kroniklerde geçen ve toplamı bir paragraftan ibaret olan bu göç anlatısının gerçekliği her zaman tartışılır bulunmuştur ama birçok araştırmacı ve tarihçi Hemşin adının, bahsi geçen göç olayının önderi olan Prens Hamam’dan türediği konusunda hemfikirdirler. Yöreye ‘Hamam’ın şenlendirdiği yer’ anlamında ‘Hamam-Şen’ denmiş ve bu kelime günümüze kadar Hemşin şeklinde gelmiştir. Yine de bu teoriye itimat etmeyip, Hemşin adının Farsça kökenli ‘Hem’ birleştirici edatı ile ‘oturulan yer, şenlik olan yer’ anlamındaki ‘Nişin’ sözcüğünün kaynaşmasından oluştuğunu önerme yapan yerli tarihçiler de mevcuttur.

1400’lü yılların ortalarına kadar tüm Doğu Karadeniz yöresine olduğu gibi Hemşin coğrafyasına da Kıpçak ve Kuman Türklerinin yerleştirildiği bilinmektedir. Bu Türk kökenli insanlar Roma İmparatorluğu zamanında Hıristiyanlığı benimsemiş, güneydeki Ermenilerle olan sıkı ilişkilerden ötürü kısa zamanda Gregoryen mezhebine geçmişlerdir.

Trabzon Rum İmparatorluğu döneminde Hemşin yöresi, güneydeki Erzurum-İspir dolaylarına hâkim olan Akkoyunlu Türkmenleri ile ticari ve kültürel ilişkiler geliştirip zamanla Müslümanlaşmaya ve yeniden Türkleşmeye başlamıştır.

Osmanlı Döneminde Hemşin Tarihi

1461 yılında Osmanlı Devletinin Trabzon Rum İmparatorluğunu fethetmesi ile birlikte Hemşin bölgesi de Osmanlı’ya dâhil olmuştur. 1481 tarihli Tapu Tahrir Defterleri’nde Hemşin bölgesinin zeamet olduğu ve zaim olarak başında Karaca Nişi adlı kişinin bulunduğu görülmektedir.

1515 tarihli tapu tahrir defterinde ise Hemşin’in serasker Ali Koruk’un idaresinde bulunduğu görülmektedir. Daha sonra 1518 yılında Hemşin bölgesi Trabzon Sancak Beyi’ne ‘has’ statüsünde tahsis edilmiştir.

1530 tarihli icmal (özet) tapu tahrir defterinde Hemşin kazası yine ‘has’ statüsünde Trabzon Sancağına bağlı görülmektedir. Hemşin’in detaylı şekilde köy köy kayıt edildiği ilk tapu tahrir defteri bu icmal defterdir. Bu kayıtlara göre Hemşin kazası ‘Nahiye-i Hemşin’, ‘Nahiye-i Kara Hemşin’ ve ‘Nahiye-i Eksanos’ olmak üzere üç nahiyeden müteşekkildir. Ancak Hemşin nahiyesi bünyesinde ‘Nahiye-i Kuşova’ adında bir nahiye daha görülmektedir. Neticede 1530 yılında Hemşin Kazası’nın 34 köyünde 671 hane ile 11 mücerred yaşamaktaydı. Bunlardan 214’ü Müslüman, 457’si Gebran (gayrimüslim) hanesi idi. Mücerredlerden de 3’ü Müslüman, 8’i Gebran idi. Ayrıca kazada bulunan Kale-i Bâla ve Kale-i Zîr’de görevli komutan, imam-hatip, subay, fenerci, demirci, topçu ve erlerden oluşan 70 kişilik Müslüman görevliler ile birlikte Müslüman nüfus 287’ye ulaşıyordu. Bu durumda Müslümanlar nüfusun % 38,1’ini, Gayrimüslimler de % 61,9’unu oluşturmaktaydı.

1554 yılına ait tapu tahrir defteri Hemşin’e ait mufassal (detaylı) bilgilerin bulunduğu ilk arşiv defteridir. Bu defterde Hemşin Kazası’ndaki nahiye sayısı 4, hane sayısı 721, mücerred sayısı 113 olarak görülmektedir. 1554 tarihinde Hemşin, Kara Hemşin, Eksanos ve Kuşova nahiyelerinde toplam 31 köy kayıtlara geçmiştir. Hemşin merkez kazası köyleri Çoço, Abişlovih, Nekürit, Pendaviç, Zuğa, Aşodovinç, Viçena ve Arovih, Kara Hemşin nahiyesi köyleri Çat, Tat, Askarakiç, Elovid, Varoş, Vartor, Bolvaç, Mollaveys, Baş, Makribodam ve Cimil, Kuşova nahiyesi köyleri Melmenat, Hala ve Çinçiva, Eksanos nahiyesi köyleri Kumanos, Tolonis, Mesahor, Hunvali, Çutniz, Kağandan, Balahor, Hahunç ve Meydan’dır.

Köyler, kişiler, sayılar…

Hemşin’le ilgili mufassal kayıtların bulunduğu ikinci arşiv belgesi 1520-1566 yıllarında saltanatta bulunmuş Kanuni Sultan Süleyman Han devrinde yapılan tahrire aittir. Üzerinde tarih olmadığından net olarak tarihini bilemediğimiz bu defterin başında Kanuni’nin tuğrası bulunmaktadır. Bu defterde yer alan Hemşin kazası kayıtları incelendiğinde kaza dâhilinde 30 köy ve 2 mahallede 1105 hane, 429 mücerred, 18 zemin ve 57 değirmenin bulunduğu görülmektedir. Bu defterde de kazanın 4 nahiyeye bölünmüş olduğu görülmektedir. Bunlar Kara Hemşin, Eksanos, Kuşova ve Mihmanos şeklinde sıralanmaktadır. Adı ilk defa kayıtlara geçen Mihmanos’un önceki tahrirlerde Hemşin merkez nahiyesi yerinde bulunduğu köylerinden anlaşılmaktadır. Buradan Hemşin merkez nahiyesinin bu yıllarda ‘Mihmanos’ adıyla kayıtlara geçtiği görülmektedir.

Hemşin’e ait mufassal tahririn bulunduğu son Tapu Tahrir Defteri, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Arşivinde bulunan 122 numaralı defterdir. Üzerinde tarih bulunmayan bu defterde Hemşin’in Batum sancağına bağlı bir kaza olduğu görülmektedir. Bu deftere göre Hemşin Kazası’nın 31 köyü ve 2 mahallesi bulunmaktaydı. Bu yerleşim yerlerindeki hane sayısı 1307, zemin sayısı 16, değirmen sayısı da 57 idi. Hemşin Kazasına ait bu tahrirde önceki tahrirlerde Kara Hemşin olarak anılan nahiye Hemşin adıyla, Hemşin adıyla anılan nahiye de Mihmanos adıyla kaydedilmiştir.

Köy ve Mahalle Sayılarında Kaynağa Göre Farklılık

1681 tarihli Avariz vergi kayıtlarına göre Hemşin kazası, Gönye livasına bağlı bulunmaktadır. Bu defterde Hemşin’de 25’i köy, 25’i de mahalle olmak üzere 50 yerleşim yerinin adı zikredilmekte ve bütün yerleşim yerleri altlarında orada bulunan avarız haneleri verilmektedir.

1700’lü yıllarda tüm Karadeniz bölgesinde olduğu gibi ayan aileler ortaya çıkmış ve bu aileler yönetimin büyük bir kısmını devlet adına gayrı resmi olarak üstlenmişlerdir. 1788 tarihli bir fermanda Hemşin Kazası’ndan Siçanoğlu el-Hac Hüseyin’in adı da zikredilmekteydi. Bu fermanla Siçanoğlu Hüseyin’den 100 asker istenmişti. 1789 tarihinde çıkarılan başka bir emirde ise Hüseyin Ağa’dan 600 asker talep edilmişti. 1827/28 yılında Hemşin’den talep edilen asker sayısı ise 1000 kişi idi. Bunlardan 450’si Ayân Halid Ağa, 350’si Eksanoz deresi muhtarı Mahmut Ağa, 100’ü Kabahisarzade Süleyman Ağa ve 100’ü Farezade (Siçanoğlu) Memiş Ağa’dan talep edilmekteydi.

Yakın Tarihte Hemşin

1836 yılında sonuçlanan nüfus sayımına göre Hemşin kazasının nüfusu 6045 idi. 1859 yılında bölge, nahiye statüsünde Atina’ya (Pazar) bağlandı. 1861’de Hemşin ileri gelenlerinin dilekçeleri ile bu duruma itiraz edildi ve 1862 de Hemşin tekrar kaza yapıldı. Ancak 1869 tarihli ilk Trabzon Vilayet Salnamesi’nde yine nahiye olarak görülmektedir.

1876 tarihli Trabzon Vilayet Salnamesi’ne göre Hemşin’in 43 köyü bulunmakta, bunların sadece 9’u bugün ki Hemşin sınırları dâhilindedir. Bu 9 köy, Gumno, Bodollu, Tezina, Zuğa-Ortaköy, Badara, Saneva, Tepan, Nefs-i Zuğa ve Sağırlı adlı köylerdir. Bu köylerin toplam nüfusu 1485’tir.

1886 tarihinde halkın arzuhali sonucunda Senoz bölgesi Hemşin’den ayrılarak Mapavri’ye bağlandı.

1916 tarihinde ülkedeki bütün yer adlarının değiştirilmesi planlandığında Hemşin nahiyesinin adı ‘Kadı Nahiyesi’ olarak düşünüldü ancak Rus işgalinin patlak vermesi yüzünden bu tasarı tatbik edilemedi.

1924 yılında Hemşin bucak statüsünde Pazar’a bağlandı. 1990 yılında ise yeniden ilçe konumuna yükseltildi.

Exit mobile version