
Bu başlığı görünce muhtemelen “hadi len” diyeceksiniz ama gerçek bu. İmamoğlu seçildiği günden beri yapıyordu bu işleri. Neden 6 yıl sonra? İşte bu sorunun cevabı Donald Trump. Bunu daha iyi anlamak için dünyada olup bitenleri geniş bir perspektifte görmek gerekiyor.
Donald Trump ikinci defa ABD başkanı seçilirken, küreselcileri net bir zaferle yenmiş oluyordu. Kimdi bu küreselciler ? Bütün dünyaya belli bir ideloji dayatan küresel sermaye sahipleri diyelim kısaca. İnsanlığın başına bela olan herşey bunların marifeti. Lgbt den tutun da covit 19’a, küresel iklim değişikliğini amaçları için kulanacak yaptırımlara kadar.
Dünya üzerindeki bütün ülkelerde siyasetten bürokrasiye, medyadan yargıya her alanda etki ajanları vasıtasıyla söz sahibidir küreselciler. Bunu özellikle her ülkenin siyasi yapısında görebilirsiniz. Bir tarafta milliyetçi, muhafazakâr ya da ulusalcı adıyla yerli bir ekolü benimsemiş siyasi partiler, diğer tarafta demokrasi, özgürlük vs isimlerle kamufle edilmiş küreselcilere hizmet eden partiler.
Bu yapı dünya genelinde söz sahibi olduğu için bütün ülkelerde muhafazakâr ulusalcı ekole göre daha baskındır. Genellikle ya iktidarda olurlar yada yargı, medya, bürokrasi gibi enstrumanları kullanarak iktidarı vesayet altında tutarlar.
Ne zaman bir ülkede yerli ve milli bir hükümet iktidara gelse, uydurma bir sebeple sokakların karıştığını görürsünüz. Ardından polis orantısız güç kullanıyor yaygaraları ve Avrupa-ABD müdahalesiyle hükümetin düşürülmesi. Bu senaryo dünya genelinde sayısız defa sahneye konuldu. Neden Avrupa ve ABD müdahalesi diyorum ? Çünkü küreselcilerin merkezi Avrupa ve ABD.
İşte bizim ülkemizde de ulusal ve muhafazakâr partiler bir tarafta, çeşitli isimler altında küreselci partiler de diğer tarafta. Uzun zamandır iktidarda olmasa da ülkemizde küreselciler yakın zamana kadar, yargı, medya ve ordu vasıtasıyla ulusalcu hükümetleri tamamen kontrol altında tuttu. Erdoğan iktidarıyla bu vesayet kırılacak gibi olunca 27 Nisan E-muhtırasıyla önce ordu devreye sokuldu, ardından Ak partiyi kapatma girişimiyle yargıya, olmayınca cumhuriyet mitingleri, gezi olayı gibi sokak olaylarına başvuruldu. Böylece ülke ekonomisi yıpratılmak suretiyle yine kontrol altında tutuldu.
Her ne kadar Türkiye de güçlü bir iktidar olsa da, birilerinin her zaman dokunulmazlığı vardı. İstedikleri gibi at koştururlar ama kendilerine hesap sorulamazdı. İşte İmamoğlu da bunlardan biriydi.
Altı yıl istediği gibi at koşturdu, İBB başkanı olduğu halde başbakan gibi şehir şehir dolaşıp taraftar topluyordu. Bu arada İstanbul’un, dünyanın birçok ülkesinden daha büyük olan bütçesini de har vurup harman savuruyordu. Yetmiyor Almanya’dan, ABD’den yüklü krediler alıp onları da hiç ediyordu. İşte bu gücü tamamen sırtını dayadığı küreselcilerden alıyordu.
İmamoğlu için her şey yolunda giderken birden Trump denen adam, bütün dengeleri sarsacak bir zafere imza attı ve yeniden ABD başkanı seçildi. Üstelik bu defa yanında küreselcilerle şahsi hasımlığı olan Elon Musk ve Robert F. Kennedy Jr. da vardı. (Elon Musk oğlunun hormon iğnesi yapılarak cinsiyet değiştirmesinden küreselcileri sorumlu tutuyordu, Kennedy ailesi ise eskiden beri küreselci karşıtıydı. Robert F.Kennedy jr. suikastle öldürülen ABD başkanı John F. Lennedy’nin yeğeni)
Donald Trump görevi devraldığı gibi küreselcilerin bütün ideolojik projelerinden çekildi. Küreselcilerin başka ülkelerde siyaseti dizayn etmek için kullandıkları, gazetecileri ve dernekleri fonlayan fakfı olan Chrest Foundation’ın arpasını kesti. Avrupa’yı artık korumayacağını söyleyerek veled-i zina gibi ortada bıraktı. Rusya’yla masaya oturarak küreselcilerin son oyununu da bozdu.
Trump’ın yeniden seçilmesiyle ortaya çıkan yeni durum dünyanın beklediği değişimi beraberinde getirdi. Artık ulus devletler küreselcilerin ahtapot kollarından bir nebze kurtulmuş görünüyordu. Bütün ulus devletler iç temizliğe girişti. Küreselci uzantıları tasviye etmeye başladı. Rusya dışarıdan fonlanan gazetecileri yargı önüne çıkarıyordu. Gürcistan hükümeti ise dışarıdan fonlanan dernekleri kapatacağını ifade ediyordu.
Rusya’ya zaten diş geçiremeyen küreselciler Gürcistan hükümetinin aldığı karar sonrası, Soros’un Açık Toplum Vakfı’nı devreye sokarak Tiflis’te sokak eylemleri başlatıyordu. Ancak Gürcistan gibi küçük bir ülkede bile hükümeti düşürmeyi başaramıyordu. Zira ABD’nin desteğinden mahrum kalan küreselciler, dişleri çekilmiş köpek gibiydi, saldırıyor ama artık ısıramıyordu.
Yeni dünya düzeniyle birlikte ulus devletlerin birinci gündemi yolsuzlukla mücadeleydi. Çin’de yolsuzluk yapan bir bürokrat idam ediliyordu. Endonezya hükümeti yolsuzluk yapan bürokratları, çaldıklarını iade etmek şartıyla yargılamayacağını söylüyordu. Ukrayna devlet başkanı Zelensky, Avrupa’dan gelen yardımların kullanılmasında yolsuzluk yapıldığını ifade ediyordu.
Bütün dünya bu değişim fırtınasıyla savrulurken bizim İmamoğlu’nun dünyadan haberi bile yoktu. Hala eski dünya düzeninin devam ettiğini sanıyordu ve meydanlarda “gücünüz yetiyorsa gelin beni silkeleyin” diyordu, “ceza alırsam yargıtaya gitmeden hükümet düşer” diyordu.
Zaten dünyadaki gelişmeleri okuyup pozisyon alabilecek bir donanıma sahip değildi. Hiçbir ilkesi olmayan, hırslı ve kullanılmaya müsait biri olduğu için öne çıkarılarak parlatılmıştı. Kendisini piyasaya süren gücün kaybettiğini göremedi.
19 Mart günü bütün bu gelişmelerin sonucu olarak Ekrem İmamoğlu gözaltına alındı. Şaşkın olmakta haklıydı çünkü farklı bişey yapmamıştı. Suçsa altı yıldır yapıyordu ama kimse dokunamıyordu. Daha seçim propagandası döneminde devlete, hükümete, önüne gelene meydan okuyordu, valiye it diyordu kimse kendisine dokunamıyordu. Seçildikten sonra Fatih Sultan Mehmet’in türbesine “kalk fatih ben geldim” dercesine tekme atıyordu hesap soran olmuyordu. Örgüt üyelerini belediyeye dolduruyordu ses çıkaran yoktu.
Şimdi ne oldu da bir anda yaka paça içeri atıldı ?İşte bu sorunun cevabı yukarıda anlattıklarımın tamamı. Donald Trump’un yeniden seçilmesiyle başlayan ve kelebek etkisiyle bir değişim fırtınasına dönüşen süreç İmamoğlu’nun sonu oldu. Bitti mi ? Hayır. Yeni gelişmeler kapıda. Sokak eylemleri ne olur ? Hiç. ABD umursamıyor. Avrupa, Türkiye’nin korumasına muhtaç kalacağı bir döneme gireceğinin farkında. Bu nedense sessiz. Eylemler uzarsa ne olur ? Erdoğan bir miting yapar. 10 milyon vatandaş katılır. Dünya seyreder. Hepsi bu. Zaten sokaklardaki bu şımarıklıktan sıkılmış vatandaşlar bunu bekliyor.